Arslan Bulut


Trump, neden ateşkes ilan etti?

Trump, “şimdi barış zamanı” diyerek, ateşkes ilan etti! İran önce “bize ateşkes talebi iletilmedi” diye açıklama yaptı, sonra ateşkesi kabul etti.


İran’ın ABD saldırısına karşı, Katar’daki Amerikan üssüne haber vererek gönderdiği füzeler, Trump’ın mesajına göre havada imha edildi. Can kaybı, hatta yaralı bile yok... Trump, önceden haber verdiği için İran’a teşekkür etti. Bu gelişmeler üzerine emekli tuğgeneral Nejat Eslen, “Bunlar savaşın anlamını da kirlettiler” yorumu yaptı... Öyle ya danışıklı savaş olur mu?

Trump, “şimdi barış zamanı” diyerek, ateşkes ilan etti! İran önce “bize ateşkes talebi iletilmedi” diye açıklama yaptı, sonra ateşkesi kabul etti. Bu arada, son vuran olmak, yani “ateşkesi karşı taraf istedi” diyebilmek için İsrail ile karşılıklı saldırılara devam ettiler.

Trump, sanki tarafsızmış gibi ateşkese uymadılar diye iki tarafı da azarlar gibi konuştu.

***

Ne oldu da Trump, aniden “ateşkes” dedi, pek net değil.

Mehmet Ali Güller’e göre “Havai fişek diye küçümsedikleri İran füzeleri, üstelik Ortadoğu’daki ABD, İngiltere ve Fransa savunma hatlarını yara yara İsrail kentlerini vurmaya başladığında, propagandanın yerini gerçekler almaya başladı.

İsrail-İran füze restleşmesinin uzaması, İran’dan çok İsrail’e zarar verecekti. 8 yıl süren İran-Irak savaşı da göstermişti ki İran halkı dayanıklıydı ama İsrail halkı, düşen her füzeden sonra Netanyahu hükümetinin yasadışı saldırılarına daha çok karşı çıkacaktı.”

***

Pakistan, İsrail’in savaşta nükleer silah kullanması halinde İsrail’e cevap vereceğini açıklamıştı. Kuzey Kore’nin İran’a nükleer bomba verebileceği konuşuluyordu. Savaş bu boyutlara taşınsaydı, İran çok büyük yara alırdı ama coğrafi açıdan küçük bir ülke olan İsrail haritadan silinirdi. Daha şimdiden İsrail’de hayat tamamen durmuştu, halk sığınaklardan çıkamıyordu. İran’da ise sığınak bile yoktu ama halk sokaklardaydı. Bu durumda, İsrail’in dayanacak gücü kalmayınca ABD, B-2 uçaklarıyla devreye girdi ve savaşı dengelemiş oldu.

***

Bu arada, zenginleştirilmiş uranyumun, saldırıdan önce nükleer tesislerden kamyonlarla taşındığına dair görüntüler yayınlandı...

Burada bir parantez açayım ve atom bombası yapımında kullanılan zenginleştirilmiş uranyumun taşınmasına dair yakın tarihten bir örnek hatırlatayım...

Bundan 15 yıl önce Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev, “Yüzyılların Kavşağı” kitabında, nükleer silahların Kazakistan’daki yerinden sökülüp Rusya’ya taşınmasını ve ülkesinin elindeki geliştirilmiş 600 kilo uranyumu ABD’ye satmayı, ülkesinin sınırlarının garanti edilmesi şartıyla kabul ettiğini açıklamıştı.

Anlaşmadan sonra nükleer silahlar sökülüp Rusya'ya taşınmış ve 600 kg. zenginleştirilmiş uranyum, ABD'ye satılmıştı. Dönemin ABD Başkanı Clinton, 20 nükleer bomba yapılabilecek 600 kilo uranyumun, 1400 çelik varile yerleştirilip üç S-5 uçağı ile ABD Hava Kuvvetleri'nin Dovere'deki üssüne nakledilmesi, oradan da Tennese'deki “Oyk-Ridc” nükleer tesislerine taşınması operasyonundan sonra “Dünya, nükleer silah yayılması ve nükleer terörizm tehlikesinden kurtuldu” demişti! “Sapfir” adı verilen bu operasyona bizzat Başkan Yardımcısı Al Gore nezaret etmişti?

Clinton, "nükleer terörizm" derken, aslında “Nükleer silahlara sahip Türk Birliği” tehlikesinden bahsediyordu, çünkü ABD için, Türk Birliği, NATO gizli belgelerinde “nükleer silahlardan da tehlikeli” sayılıyordu...

 

***

Konuya dönelim... İsrail’in 200 kadar savaş uçağıyla hava savunma sistemleri yok denecek kadar zayıf olan İran’a saldırması, Suriye’nin düşmesi sayesinde mümkün olabildi. İsrail, Suriye hava sahasını kendi hava sahası gibi kullandı. Bu durum, “Yeni Osmanlı’yı kuruyoruz” hayallerine kapılanlara Suriye’deki savaşı kimin kazandığını göstermeye yetmedi! Anlayana sivrisinek saz, anlamak istemeyene davul zurna bir tarafa, bombalar, füzeler hatta nükleer silahlar bile az...

Yalnız İsrail, Suriye’yi kendi toprağı gibi kullanmasına rağmen, İran füzelerine engel olamadı. İran füzeleri de İsrail halkını 12 gün yerin altında yaşamaya mecbur etti. Demir kubbenin, yoğun füze saldırısı karşısında aklının şaştığı anlaşıldı.

“İran’ın İsrail’de istediği yeri nokta atışı ile vurabilmesi, Çin teknolojisinin transfer edilmesi ile mümkün olmuştur” deniliyor. Öyle olsa da olmasa da bu hedef vurma kabiliyeti, savaşın gidişatını değiştirmiş, İsrail ava giderken avlanmıştır...

Türkiye’yi yöneten iktidar, saldırgan İsrail’i kınamakla yetinmiş, arkasındaki ABD, İngiltere ve Fransa’ya resmi olarak uyarıda bulunamamıştır. Erdoğan da İran’ın nükleer enerji tesislerini bombalayan “Dostum Trump”a ses çıkarmamıştır. Devlet Bahçeli’nin verdiği sert cevapların ise resmi bir niteliği yoktur.

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/ozgur-ozelden-ocalana-yanit-928686h.htm