Işıner Güngör

Türkiye Doğal Gaz Merkezi Projesi

Ukrayna’da 24 Şubat 2022 tarihinde başlayan savaş sonrasında Rusya enerji konusunda büyük yaptırımlara maruz kalmıştır.


Işıner Güngör


Türkiye Doğal Gaz Merkezi Projesi

Ukrayna’da 24 Şubat 2022 tarihinde başlayan savaş sonrasında Rusya enerji konusunda büyük yaptırımlara maruz kalmıştır.


Dünyada ülkelerin enerji kaynaklarına sahip olması veya erişebilmesi onlara güç veren önemli öğelerden bazılarıdır. Bu bağlamda ülkeler sanayilerindeki ve yaşam alanlarındaki ihtiyaçlar için yeni enerji projeleri geliştirmektedir. Herkes tarafından hemfikir olduğumuz bir gerçek var ki o da günümüzde enerjiyi yönetmek, dünyayı yönetmektir denilen bir çağda yaşıyoruz.

Bölgemizde birçok ülke petrol ve doğalgaz teminini Rusya’dan yapmaktadır. TASS Haber Ajansı’na göre Türkiye'deki gaz arzının % 40'dan fazlası Rusya tarafından sağlanmaktadır. Rusya’dan Türkiye’ye iki boru hattı üzerinden gaz tedarik edilmektedir. Bu iki boru hattının yıllık kapasiteleri ise Mavi Akım 16 milyar, Türk Akımı ise 31,5 milyar metreküptür. 

Ukrayna’da 24 Şubat 2022 tarihinde başlayan savaş sonrasında Rusya enerji konusunda büyük yaptırımlara maruz kalmıştır. Elinde bulunan enerji arzını eski günlerdeki gibi etkin kullanabilmek için yeni projeler geliştirmeye çalışmaktadır.

Kazakistan’ın başkenti Astana’da 13 Ekim 2022'de Rusya ve Türkiye devlet yetkilileri arasında yapılan toplantıda “Türkiye Doğal Gaz Merkezi Projesi” fikri değerlendirilmiştir. İki devletin Cumhurbaşkanı projede görev yapacak birimlerine konu hakkında çalışma talimatı vermiştir. 2022 yılının Aralık ayında Rusya ve Türkiye, projenin fizibilite çalışmalarına başlamıştır.

Rusya’nın Türkiye’de kurulması planlanan doğal gaz merkezi projesine tam anlamıyla konsantre olmasının sebebi Avrupa’ya gaz sevkiyatı yapacak olan Kuzey Akım Boru Hatlarının devreye girememiş olmasıdır. Boru hatlarında farklı zamanlarda sızıntılar yaşanmıştır. Bu durum boru hatlarının sabotaja maruz kaldığı iddialarını da beraberinde getirmiştir. Ayrıca, projenin uygulanmaması için Avrupa Birliği içerisindeki ülkeler muhalif tepkiler vermiş, bu tepkileri ABD’de desteklemiştir.

Kuzey Akım Boru Hatları kanalıyla Avrupa ülkelerine sağlanamayan gaz tedarikinin Türkiye’de kurulacak Doğal Gaz Merkezi aracılığıyla sağlanması fikri enerji arzı ve dağıtımı konusunda yeni bir denklemi ortaya çıkarmıştır.

Soçi’de 4 Eylül 2023 tarihinde Rusya ve Türkiye Cumhurbaşkanlarının liderliğinde gerçekleşen ikili görüşmelerde iki devletin gaz sağlayıcı şirketleri olan Gazprom ve Botaş arasında gaz merkezinin faaliyete geçmesine yönelik detaylar konuşulmuştur. Bununla birlikte, ortak bir çalışma grubunun kurulması, Merkezin işleyişinin yasal bir çerçeveye bürünmesi ve Rusya’dan gelecek doğal gazın Avrupa’ya aktarım yöntemi üzerinde durulmuştur. Görüşmede doğal gaz merkezi için gerekli altyapının mevcut olduğu işaret edilmiştir.

Proje genel itibarıyla Rus gazının boru hatları vasıtasıyla Türkiye'ye getirilmesini ve daha sonra Balkan ülkelerine ve diğer Avrupa ülkelerine dağıtılmasını içermektedir. Proje bağlamında Türkiye üzerinden gazın Avrupa’ya sevk edilmesinin yanı sıra İstanbul Finans Merkezi’ne entegre olacak elektronik ticaret platformlarının kurulması üzerinde de çalışmalar yürütülmektedir. Hatta, İstanbul Finans Merkezi ile tam koordinasyonun sağlanabilmesi için Ataşehir’deki finans merkezi binalarının birinde “Doğal Gaz Merkezi” için yer tahsis edileceği beklenmektedir. Böylelikle Türkiye gaz merkezi aracılığıyla, enerji kaynaklarının tedarikini sağlayacak ve fiyatlandırmasını gerçekleştirecektir. Bunun için doğal gaz ihracatıyla ilgili projelerin finansmanı için Londra ve Hamburg'daki benzer modelden hareketle bir finansman merkezi planlanmaktadır. Elektronik platformun işlerlik kazanması Türkiye’ye Avrupa için gaz fiyatını belirleme imkânını sunacaktır.

Geçtiğimiz günlerde Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, Türkiye’de doğal gaz merkezi kurulmasına yönelik ortaya koyulan projenin 2024’te hayata geçmeye başlamasını umuyoruz açıklamasını yapmıştır. Yakın zamanda projenin onaylanacağını, belirlenen yol haritası kapsamında ise Türk ortaklarımızla deneyimlerimizi paylaşacağız demiştir. TASS’a göre hayata geçirilecek Merkez kapsamında Türkiye’nin yıllık yaklaşık 40 milyar metreküp doğalgaz ihraç edebileceği tahmin edilmektedir. Avrupa ülkelerinin artacak ihtiyaçları kapsamında ya var olan boru hatlarının kapasitelerinin genişletilmesi ya da Karadeniz’de yeni boru hatlarının inşası söz konusu olacaktır.

Planlanan “Doğal Gaz Merkezi Projesi” Ankara ve Moskova arasındaki ikili ilişkilerin geliştirilmesinde büyük rol oynaması öngörülmektedir. Merkezin kurulmasıyla Avrupa'ya ve dünya pazarlarına enerji temini için farklı projelerin de gerçekleştirilmesine kapı aralayacaktır. Oluşturulacak enerji merkeziyle Türkiye fiyatlandırma konusunda söz sahibi olacak, Avrupa ülkeleri doğal gaz alımlarında karşılarında yaptırımlar uygulanan Rusya yerine Türkiye’yi muhatap bulacaktırlar. Rusya haricinde bölgedeki diğer enerji kaynaklarına sahip ülkelerin de projeye peyderpey eklenmesiyle Türkiye’nin küresel bir enerji merkezi haline gelmesinin yolu açılacaktır. 

Ukrayna merkezli haber sitesi thepage.ua Türkiye’de faaliyete geçmesi planlanan doğal gaz merkeziyle hedeflenen durumu kısa ve net bir şekilde özetlemiştir. Haber sitesine göre “Rusya Türkiye’ye doğal gaz satacak, Türkiye de kendi belirleyeceği fiyatlar üzerinden Avrupa’ya doğal gaz ihracatında bulunacaktır.”

Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında Türkiye adım adım bölgesel güçten, küresel bir güce dönüşmektedir. Ekonomide yer alan birçok sektörde kendinden söz ettiren ülkemiz, küresel güç olmanın en temel unsurlarından biri olan enerjiyi yöneten bir devlet konumuna yükselme eşiğindedir. Türkiye’nin kendi sınırları içerisinde keşfettiği doğal gaz ve petrol yatakları, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs adasının çevresinde olduğu düşünülen zengin doğal gaz ve hidrokarbon yataklarının yanı sıra Rusya ile ortaklaşa geliştirilecek “Türkiye Doğal Gaz Merkezi Projesi” ülkemizi enerji konusunda önemli devletler arasında yer almasını sağlayacaktır. Tüm bu enerji projeleri ekonomideki sektörler üzerinde doğrudan ve dolaylı etkiler meydana getirerek ülkemizin kalkınmasında itici bir güç olacağını tahmin etmek mümkündür.