Arslan Bulut


Türkiye’ye de Suriye’ye de aynı anayasa!

Tülay Hatimoğulları ise bütçe görüşmelerinde, Önhon’un tespitlerini doğrularcasına terör örgütü başı Abdullah Öcalan’ın yeni çözüm süreciyle ilgili “Bu süreç Kürtlerin cumhuriyete hukuk yoluyla katılmalarını sağlama sürecidir” sözlerini hatırlattı!


Gazeteci Cansu Çamlıbel, T24 adına, Türkiye'nin son Şam Büyükelçisi Ömer Önhon ile görüştü. Önhon, “Türkiye'deki PKK ile YPG’yi ayırmak, Türkiye'deki süreç ile Suriye’deki süreci ayırmak, Türkiye'deki anayasa hazırlıkları ile oradaki anayasa hazırlıklarını ayırmak, bunların birbiriyle ilgisi yokmuş gibi davranmak bana göre çok gerçekçi değil. Çünkü şu bir gerçek ki bu iki ülkede olan bitenler bir şekilde birbirini etkileyecek. Yani bunlar bana göre bir bütünün parçası...” dedi.

Önhon, “Diğer taraftan ‘Türkiye'de PKK bitti’ diyoruz, değil mi? Nereye gitti bunlar? Evlerine mi döndüler ya da hepsi hapse mi atıldı ya da hepsi öldürüldü mü? Benim bildiğim bunların birçoğu Suriye'ye gitti. Dolayısıyla da PKK hakikaten bitti mi? Yoksa PKK böyle kitleler halinde, duruma göre oradan oraya göç ederek, göçtüğü yerlerde yerleşip orada mı oluşumlar vücuda getiriyor?” diye sordu?

***

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise bütçe görüşmelerinde, Önhon’un tespitlerini doğrularcasına terör örgütü başı Abdullah Öcalan’ın yeni çözüm süreciyle ilgili “Bu süreç Kürtlerin cumhuriyete hukuk yoluyla katılmalarını sağlama sürecidir” sözlerini hatırlattı!

Tuncer Bakırhan da, “Kürt’ün hukukunu tanımak, üniter devlet içinde mümkündür. Cumhuriyet ilan edilmiş ama eksik bırakılmıştır. Bunu Kürt olgusunu cumhuriyetin yasallığına ekleyerek tamamlayabiliriz. Anayasada kimlikler üstü bir dil kullanabiliriz. Anadilde eğitimi güvence altına alabiliriz.” diye konuştu.

Bakırhan, “1921 anayasası kaleme alınırken yerel demokrasiyi kabul eden Mustafa Kemal’i silmemek, tarihin tozlu raflarından indirmek gerek” diyerek Abdullah Öcalan’ın ve AKP adına Abdülhamit Gül’ün dile getirdiği “1921 Anayasası’na dönelim” önerisini tekrarlamış oldu.

***

ABD derin devletine hizmet eden Uluslararası Kriz Grubu’nun, 5 Eylül 2018 raporunda “Abdullah Öcalan'ın geliştirdiği 'demokratik konfederalizm' kavramı etrafında şekilleniyor. Demokratik konfederalizm, Türkiye, Irak, İran ve Suriye'nin devlet sınırları içinde Kürtlerin ve diğer dini ve etnik toplulukların haklarını güvence altına alabilecekleri araçları sağladıkları, savunma haklarını ve kapasitesini de içeren yüksek derecede yerel özyönetimin sağlandığı derin bir âdemi merkeziyetçilik biçimi olarak anlaşılmaktadır. YPG/PYD de bunu savunuyor.” denilmişti.

Açıkça görülüyor ki başından beri Suriye’de ademi merkeziyete dayalı, yani yerel yönetimlerin siyasi özerkliğe sahip olduğu bir Anayasa modeli, ABD tarafından, taraflara dikte ettiriliyor! Çözüm süreçleriyle birlikte ve Tom Barrack’ın “1919’dan beri ulus devletler bize engel oluyor. Osmanlı millet sistemine dönülmeli” sözlerinden sonra herkes anlamış olmalı ki, ABD Türkiye’ye de Suriye’ye dikte ettirdiği Anayasa modelini, siyasi iktidara meşruiyetini tanıma karşılığında kabul ettirmiş durumda!

Modeli sadece AKP iktidarı değil, CHP de kabul etti ki CHP Genel Başkanı Özgür Özel, geçtiğimiz Haziran ayında, “güçlü, demokratik ve üniter bir Suriye yapısını” savunduğunu belirttikten sonra, “Kürtlerin, Türkmenlerin, Arapların, Dürzilerin anayasal zeminde temsil edildiği bir Suriye devletiyle komşu olmak isteriz. Parçalı, iç savaş riski taşıyan bir yapı riskli” dedi.

Oysa etnik grupların Anayasal zeminde temsil edildiği modelde üniter yapı olmaz! Suriye için etnik unsurlara dayalı anayasa isteyen, Türkiye için ne ister?

***

1921 Anayasası önerisine gelince... Bu konuyu da defalarca izah ettim ama tekrarında fayda var.

1921 Anayasası'nda 10'uncu madde ile Türkiye coğrafi olarak vilayetlere ayrılıyor, 11'inci maddede "Vilâyet mahalli umurda manevi şahsiyeti ve muhtariyeti haizdir." deniliyordu. Öcalan, buradan "siyasi özerklik" çıkarmaya çalışıyor. Oysa 1921 Anayasası, vilayetlerin, ırk, din ve dil esasına göre değil coğrafi şartlara göre kurulduğunu belirtiyordu.

Bu tartışmalar sırasında Avukat Gülseren S. Aytaş hatırlatmıştı:

"1-2 Kasım 1922'de Birinci Meclis'in çıkardığı Saltanatın Kaldırılmasına Dair Kanun'da, Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu ve sahibi olan Türk milletinin egemenliği padişahtan aldığı, Osmanlı İmparatorluğu'nun yerine yeni ve milli bir Türk devleti kurulduğu izah edilmekteydi. Türkiye'nin ortaklık devleti olarak kurulmadığı, egemenliğin asla bölüşülmediği, Türkiye'nin milli bir Türk devleti olduğu ifade edilmekteydi. Birinci Meclis kararıyla sabittir ki bu esas devletimizin temel ilkesidir; hiçbir suretle değiştirilemez."

Türk Milleti'nin egemenlik hakkını, “üniter yapı içinde” diyerek çocuk kandırırcasına ortadan kaldırmaya çabalıyorlar!

Başkasını aptal yerine koyanlar, kendi zekâlarını ölçü alırmış!

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/turkiyeye-de-suriyeye-de-ayni-anayasa-985924h.htm