Ukrayna’da 2022 yılında Rusya’nın saldırısıyla başlayan ve hâlen devam eden savaş tüm dünyanın dikkatini bu bölgeye çekti. Savaş; binlerce insanın hayatını kaybetmesine, milyonlarca insanın göç etmesine sebep oldu. Evler, okullar, iş yerleri yıkıldı. Elektrikler ve sular kesildi. Ekonomide pahalılık oldu. Ülkede kalanlar her şeye rağmen tüm zorluklara göğüs germeye çalışıyor.
Yaklaşık 4 senedir devam eden savaşta farklı ülkelerde çeşitli müzakereler gerçekleştirildi. Bazılarında savaşı bitirecek iradeye yaklaşılsa da nihai sonuca bir türlü varılamadı. Harbin acımasız yüzü hâlâ ülkede görünüyor.
Bugüne kadar Ukrayna’nın savaş meydanında varlık göstermesinde ordunun yeteneğinin yanı sıra dış ülkelerden sağlanan askerî ve finansal yardımlar önemli rol oynadı. Joe Biden’ın başkanlığı döneminde ABD yardımlarının stratejik yeri vardı. Askerî ekipmanlar ve mali yardımlarla Ukrayna’nın direnci artırıldı. Bunun yanında, ülkeye ABD’den sonra en çok yardım Avrupa Birliği’nden (AB) geldi. Yeni Başkan Donald Trump’ın göreve gelmesiyle Ukrayna’ya yardımlar olumsuz seyir izledi. Avrupa Birliği yardım konusunda ABD’nin açığını kapatmaya çaba gösteriyor.
Geçtiğimiz günlerde Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Ukrayna’nın finansal ve askerî açıdan desteklenmesi için AB’nin 27 üyesine mektup gönderdi. Başkan Leyen gönderdiği mektupta önümüzdeki iki yıl boyunca Ukrayna ordusu için 83,4 milyar Euro, ekonomisi için ise 55,2 milyar Euro’ya ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Ayrıca, savaşın uzamasının bazı riskleri beraberinde getirebileceğini de ifade etti. Bunlara örnek; ülkenin ekonomisinin krize girebileceği, savunma kapasitesinin düşebileceği ve temel devlet işlevlerini yerine getirmesinin zayıflayabileceğidir.
Hatırlanacak olursa savaşın başlangıcıyla Batılı ülkeler Rusya’yı caydırmak için yaptırım kararları aldılar. Ukrayna’nın müttefikleri yaptırımları kendi dinamikleri çerçevesinde uyguladılar. Avrupa Birliği sınırları içerisinde Rusya’nın finansal varlıklarının dondurulması da bu konuyla bağlantılıydı. Hatta mevcut Rus varlıklarının Ukrayna’ya aktarılması konusu da sık sık dile getirildi.
Avrupa Komisyonu’nun tahminlerine göre şu an AB genelinde yaklaşık 210 milyar Euro tutarında Rus devlet varlığının bulunduğu iddia edilmektedir. Bahse konu kaynakların yaklaşık 185 milyar Euro’luk kısmının Belçika’da merkezi menkul kıymet saklama kuruluşu Euroclear’da olduğu raporlanmıştır.
Önümüzdeki iki yıl boyunca Avrupa Birliği’nin Ukrayna’ya desteği üye devletlerin kamu bütçelerine yük oluşturabilme potansiyeli barındırıyor. Bu doğrultuda, dondurulmuş finansal kaynakların nasıl kullanılabileceği tekrardan gündeme gelmiştir.
Ukrayna’nın temel fonksiyonlarını sürdürebilmesi için Avrupa Komisyonu bünyesinde farklı fikirler değerlendiriliyor. Bu fikirlerden bir tanesi de Ukrayna’ya tazminat kredisi sağlamak. Fikre göre; Euroclear sahip olduğu dondurulmuş finansal varlıkları Avrupa Komisyonu’nun kullanımına bırakacak. Komisyon da AB adına Ukrayna’ya kredi verecek. Ukrayna’nın krediyi geri ödemesi savaş bittiğinde, Rusya tazminat ödemeyi kabul ederse başlayacak. Tazminat ödemesi yapıldıktan sonra dondurulmuş meblağ ise Rusya’ya iade edilecek.
Konuyla ilgili olarak Belçika’daki Rus kaynaklarının tazminat kredisi için kullanılması Belçika’nın rızasını gerektiriyor. Üye ülkeler Belçika Başbakanı Bart De Wever’i ikna etmeye çalışıyorlar. Çünkü ülke tek başına bu sorumluluğu üstlenmek istemiyor ve diğer üye devletlerden garantiler istiyor. Bunun yanında, Rusya ile yaşanabilecek tahkim davaları ve geri ödeme yükümlülükleri Belçika tarafında tedirginliğe neden olmaktadır.
Belçika ikna edilip tazminat kredisi modeli uygulansa bile yabancı yatırımcılar bu girişimi bir müsadere olarak yorumlama ihtimali var. Yabancı yatırımcılar, Avrupa piyasasına güven kaybı yaşayabilir.
Kredi modelinin Rus kaynaklarının olduğu diğer ülkelerde de uygulanabilme potansiyeli Avrupa Komisyonu bünyesinde değerlendiriliyor. Diğer devletler de tazminat kredisine katılırlarsa Avrupa’daki yatırımcı güveninde olası düşüşün önüne geçilebilir. Üyeleri arasında konsensus sağlamada zorluk yaşayan Avrupa Birliği, diğer devletleri kredi hususunda ne ölçüde ikna edebilir bunu zaman gösterecektir.

