Yavuz Gezer

Tarih: 17.08.2023 19:51

Yetersiz bakiye…

Facebook Twitter Linked-in

“Öyle bir yoksulluk ki insanlıktan yoksulluk

Başına rahmet yağsa kin kusar oluk oluk,

Allah’ım hayatımda çekeceksem bir yokluk,

Beni susuz bırak da adaletsiz bırakma.

Ölümü kurt yesin de görgüsüze bırakma.”

                                                                                                             HİDAYET ŞAKALAR

 

-Gakgo bağ hele…

-Buyur gardaş

- Elin ceben at

-Atam da (H)ğayırola

- Yav ihtiyaç sahibi biri var, aciliyet hasıl olmuş!

-Baş üstüne gardaş, ne gadar?

-Gönlüne galmış, ağanın eli tutulmaz.

-Önceleri fısıltılar duyulabilir seslere seslerse sonraları avaza dönüşürdü…

Bu diyaloglar geçmişin güzel hasletleri olarak kaldı gibi…

Şimdilerdeyse duyulmasın diye dudaklar taş duvar, diller mahpus…

Sessiz kuşaktan Z kuşağına kadar kulaktan kulağa yayılmış ve merak konusu haline gelmiş kendine has özellikli insanların yaşadığı güzel ülkemizde de kuşak çatışmaları yanı sıra kaşık çatışmaları.

Son zamanlar, zor zamanlar…

Akılla – nakilin çatıştığı…

“Hurilerin ağzından düşen bir damlanın tüm dünya yüzeyindeki suları içmeye doyamayacağımız şerbete çevireceği” iddiasında olanların;

“Hurilerin üzerindeki (çok ince rengarenk zarımsı) 40 kat elbisenin altından vücut kıvrımlarını tarif eden pornografik röntgenciler…

Ya da avluya açılan büyük ve gösterişli evlerin bekçisi, tedavi edildiğinde hiçbir iz kalmayan kundak bebeklerinin başındaki kepek tabakası…

Sosyal medyada arz-ı endam ettikçe 7 (yedi) delikli bir kutudan eksik bakiyeyi salyalar halinde diğer 7 (yedi) delikli kutulara akıtılıp duran…

CENNET NİKAH ŞAHİDİ 

3 (üç) delikli bowling topunun bile bir işlevi var uygun atılabildiğinde,

Zamana ve atıcının ustalığına bağlı olarak ilk atışta…

İlk atışta dizili on adet lobutu (pin) devirmek.

Oysa diğeri sürekli altında kaldığı çamları devirmekte…

Yukarıda bakiyenin eksikliğinden bahsetmişken ‘BAKİYE’ nedir? Ona bakalım.

Bakiye; bir şeyden artan, kalan, artık, kalıntı, sözlük anlamı olup artı değer ifade eder.

Oysa ben bunun eksilen kısmından bir nebze olsun bahsetmek istiyorum. 

Yani birikimlerimizden; güzel ahlâk, saygı, vefa, dostluk, ilim (gerçekliği bilimsel verilerle kanıtlanmış) ve maddi kazanımlarımızın eksik kısmından…

Önce pandemi kıskacında bunalan ve ev hapsinde tutulan bebek patlaması (baby boomer ) kuşağı  (kendinden kaçan, kendi isteklerini bastırması örgütlenen, toplumsal olaylara karşı sessiz kalmanın ve konuşmamalarının öğretildiği kuşak),

Kendilerine tanınan ücretsiz ve yarı ücretli kartlarıyla seyahat özgürlüğü kazandılar. 

Toplu taşıma araçlarında yer bulup oturabildiklerinde yüzünde hüzün mü? Tebessüm mü? Olduğunu kestiremediğimiz “İSTANBUL’U SEYREDİYORUM” dercesine gözleri kapalı haliyle;

İlk hatırladığı çocukluk günlerini, ergenlik ve gençlik dönemini, çalışma hayatını, hayat ve geçim meşgalelerini…

En çok da akıp giden tutamadığı, en kolay harcadığı zamanı…

DÜŞÜNÜYORLAR gibi gelir hep.

Bir de onlarla göz göze gelmemek için engizisyon giyotini yemişçesine başı öne düşen Y ve Z kuşağına mensup gençler…

Kulaklarında kulaklık, ellerindeki telefonlarla bütünleşmiş, uyur pozisyon çoğunlukla…

İnmeleri gereken durak, anons edildiğinde ‘Ölüler Günü’ filmindeki zombi karakterleriymişçesine birden canlanıp, kapıya doğru hareketlendiklerinde…

VALLAHİ!..

Hepiniz sahtecisiniz, yüzünüzdeki maskeler ve kulağınızdaki kulaklıklarla,

Elinizdeki telefonlarla bütünleşen umarsız ve kendinize saygısızlığınızla… 

Yok saydığınız, görmezden geldiğiniz bu insanlar saygıyı hak ediyorlar…

Diyordu;

Hançeresini yırtarcasına… Avaz avaz yanındaki hanımefendinin elini sıkıca kavrayan çakır gözlü, sakallı ihtiyar delikanlı…

Kendisine yönelen, sorgulayıcı bakışlara aldırış etmeden…

Sanki o bakışlar; bugün ki yokluk ve yoksulluğun müsebbibi olanlar bu kuşağın yüzde kaçını oluşturuyorlar?

Saygıyı hak eden yaş almış insan sayısı,

Bunların oransal olarak ne kadarı; edebiyatla alakasız edebiyatçılardan,

Farklı görünmek adına her şeye itiraz eden eleştiren; kendince tavır takınan entelektüellerden,

Bir bilgi akımının ya da biliminin temelini oluşturan, ilkeler bütünlüğünü önemsemenin kıyısından geçmeyen felsefecilerden,

Uhrevi alemi kendince yorumlayan dinbazlardan,

Tarihine düşman tarihçilerinden,

Her konuda sözü olan cahillerden oluşuyor.

Der gibiydiler.

Bu arada bir başka ses yankılandı; “YETERSİZ BAKİYE…”

Elinde İstanbul Kart etrafındakilere; “Yeterli bakiyesi olan kart sahibi yok mu?” Dercesine bakan gözlerle vatandaş…

Önceleri; “At abi, hanımefendi, arkadaş buradan ödemeni yapabilirsin” diyenler, bu fiyat artışları sonrası, kendileri, hiç olmazsa toplu taşımada bakiye yetersizliğine düşmemek için;

Sesi duymazdan, yardım için bakan gözleri görmezden geldiler, arkalarını döndüler umarsızca…

Şükür ki yetersiz bakiye sesi karta tahvil edilmiş umumi tuvalet girişinde duyulmadı.

O zaman vatandaş altına s...ştı....

Bizi kıskananlar önce ihtiyaç gör, sonra öde işlemini başlatmışlar.

Eeey…

Halkın çıkarına olduğu iddiasıyla gensoru verip çoğunluğu sağlayabilecekleri halde oturuma katılmayan muhalif milletvekilleri

Ve muhalif vekil sayısına göre pozisyon alarak grup oluşturan iktidar vekilleri...

Siz oradan baktığınızda bizleri aptal olarak mı görüyorsunuz?

DEĞİLİZ VE HER ŞEYİN FARKINDAYIZ!

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
G-DT9JLG88B3