Taha Akyol

Tarih: 11.07.2025 11:27

Yolsuzluk ve fetva

Facebook Twitter Linked-in

DEVA Partisi lideri Ali Babacan’ın Karar TV’de Elif Çakır’la yaptığımız programda, “yolsuzluk” ve “fetva” kavramları hakkında söyledikleri iki açıdan son derece önemlidir:

- Kendisi iyi bir iktisatçı ve başarılı bir ekonomi yöneticisi olduğu için yolsuzlukların ekonomiyi nasıl tahrip ettiğini hepimizden daha iyi bilmektedir. Bunu programda anlattı, Görevde olduğu sırada yolsuzlukla mücadele paketleri hazırlamış fakat partisine, yani AK Parti iktidarına kabul ettirememişti.

- İkincisi, Babacan yolsuzlukların “fetva ile meşrulaştırılması” olayı konusunda tarihe not düşüyor. Anlattıkları, gözlemleridir.

FIKIH MI HUKUK MU?

Babacan’ın açıklamalarını dinlemiş veya okumuşsunuzdur.

Vahameti artıran ilave faktör, oy toplamada olduğu gibi bu konuda da dinimizin kullanılmasıdır.

Şu sözler Babacan’ın:

“Ismarlama fetvalarla, 'Bu rüşvet değildir', 'Şöyle yaparsan yolsuzluk olmaz' gibi tanımlamalar uyduruldu. Hiç utanmadan, yanlışların üzerine uydurmadan yapılmış bir din örtüsü örtüldü."

Hatırlayacaksınız, “17/25 Aralık olayları” döneminde, fıkıh Profesörü Hayrettin Karaman’ın bir yazısı çok eleştirilere maruz kalmıştı. Ben o polemiğe girmeyeceğim. Karaman, savunma sadedindeki yazısında şöyle demişti:

“Yolsuzluk, haksızlık, rüşvet, irtikab, kul hakkına tecavüz… büyük günahlardandır.” (13 Şubat 2014)

Elbette böyle fakat sorun şurada: İktidarların, belediyelerin hangi fiil ve ilişkileri “yolsuzluk”tur?

Bunu fıkha bakarak mı, modern hukuka bakarak mı tayin edeceğiz?

Hemen belirteyim, yolsuzlukla mücadelenin modern kurallarına, kanunlarına bakmalıyız.

HUKUKİ MODERNLEŞME

Hayrettin Karaman da kitaplarında yazmıştır: Müstebit hükümdarlar kamu hukukunun fıkıhta gelişmesini engelledi. Böyle gelişmeden kalan fıkıh dallarından biri halifenin/hükümdarın yetkilerinin sınırı, bir diğeri fert hak ve hürriyetleridir.

Karaman da şöyle yazar:

“Kamu hukukunun anayasa, devlet, idare dallarıyla hukuk felsefe ve sosyolojisinde tedvin edilen (kanunlaştırılan) bilgiler İslami kaynaklarda toplu bir şekilde ve düzende bulunmaz. Esasen Batı’da da bunların tedvin ve tasnif tarihi 18. Asırdan pek öteye geçmemektedir.” (Mukayeseli İslam Hukuku, cilt ç1, s.39.)

Doğru, Batı’da 18. asırdan itibaren, yani bilim ve sanayi devrimlerini takiben yaşanan hukukun bütün dallarındaki muazzam gelişmeler fıkıhta yaşanmadı. Fıkıh eski fetvalar yığını olarak kaldı.

Büyük hukukçumuz Cevdet Paşa “fıkıh uçsuz bucaksız bir deniz olup bundan hüküm çıkarmak hayliden hayliye zordur” diyerek Tanzimat devrinde niye Batı usulü “tedvin” yani kanunlaştırma hareketlerine başladıklarını anlatır. Mecelle de Osmanlı’nın Batı’dan aldığı kanunlar da bu ihtiyaçtan doğmuştu. (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi, cilt 1, s. 266)

Fıkıh, 18. Yüzyıldan itibaren devlet yönetimi, kamu hukuku, ticari ilişkiler ve sosyal ilişkiler bakımından kesinlikle yetersiz kalmıştır. Onun içindir ki Cevdet Paşa hukuki modernleşmeye öncülük etmiş, Abdülhamit de fıkhın tam aksine, şahitlikte kadın-erkek ve müslim-gayrimüslim eşitliğini gerçekleştiren ilk Usul Kanunu’ çıkarmıştı.

21. YÜZYILDA

Fıkıhta “velliy’ül emr” veya “imam-ı müslimin” gibi sıfatlarla anılan devlet reisi, hazineden istediğine ihsanda bulunabilir, istediğine ikta verebilir, istediğini vergiden muaf tutulabilir… O çağda Bizans, Çin, Japon imparatorları ve Avrupa kralları da böyleydi.

Zaten fetvalar o asırların bilgileriyle ulamanın açıkladığı şahsi görüşleridir.

Tarım ve esnaf ekonomisinin hakim olduğu, hükümdarın dilediğine “ihsan”da bulunduğu asırların fetvalarıyla, çağımızda dev ihalelerin, tahsislerin, teşviklerin, imarların söz konusu olduğu bir ekonomide yolsuzluk önlenemez hatta dahamüsait ortam oluşur. Nitekim Babacan grafikte de gösterdi; uluslararası Yolsuzluk Algı İndeksi’nde Türkiye 2012 yılında 52. sıradaydı kabul edilebilir bir durumdaydı, 2024 yılında 115. sıraya düştü.

Bu bakımdan, 21. Yüzyılda eğer ekonomimizin “yatırım yapılabilir ülke” mertebesine çıkmasını istiyorsak, yapılması şart olan hususlardan biri, AB, OECD ve GRECO standartlarına uygun yolsuzlukla mücadele kanunlarını çıkarmak ve bozulmuş olan Kamu İhale Kanunu’nu bu ilkelere göre düzeltmektir. İktidar bunu yapmamakta ısrar ediyor.

https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/yolsuzluk-ve-fetva-1604516


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
G-DT9JLG88B3