Meral Akşener: Celal Adan bir grup içinde Fethullah Gülen’le tanıştırdı.

MHP Genel Başkan Adayı Meral Akşener, ‘Gündem Özel’ programında Yavuz Selim Demirağ’ın sorularını yanıtladı.

Meral Akşener'in sözlerinden satırbaşları:

- PKK, IŞİD, FETÖ törür örgütü gibi farklı terör örgütleri var. Bunlardan IŞİD’in Batılılar tarafından yönetildiliğini düşünüyorum. FETÖ terör örgütünün son hamlesini ise terör kalkışması olarak görüyorum.

- Rahmetli Turan Yazgan hoca hepimize Türk dünyasını gezdirmeye başladı. Ben üniversitede hocayken Elçibey kaçaktı, 1991 senesinde tanıştık. Elçi Bey bir filazoftu, iyi bir Türk’tü, iyi bir Müslümandı. Atatürk’ü anlamış, Atatürk’ü seven bir devlet adamıydı. Tüm bu vasıfları bir araya getirdiğiniz zaman Elçibey insandı, insan.

- Alparslan Türkeş çok nazik bir insandı. Gençlere ve kadınlara çok değer verirdi. Abim İl Başkanıydı, o zamanlar bize gelirdi. Annemin yemeklerini çok severdi. Sadece benim değil birçok insanın rahmetli Başbuğla çok hatırası var. Dışarıdan bakıldığında o kudretli albay, içeride müthiş nazik ve beyefendi biriydi. 2 ablam da Türkeşçiydi. Duvarda bir kara tahta, elinde tebeşirle ‘atom enerjisi’ni anlattığını anlatırdı. Kırım’ı bize canlandırarak anlatmıştı. Sert görünüşlü olup da somutlaştırırdı anlattığını. Ben öğrenciydim o zaman, o yöntemi nasıl uygulayabilirimle geçti.

- Türkçe olimpiyatlarına ve Fetö'nün diğer organizasyonlarına örtülü ödenekten ne kadar yardım yapılmıştır?

- Hem FETÖ’cüler hem iktidar sahiplerinin iççinden geldiği radikal İslamcılar, Türkiye’nin kurucularını dışladılar. Yıllarca cumhuriyetin besmelesiz kurulduğu, camilerin ahır yapıldığını, dinle mücadele edildiği söylendi. Cumhuriyetin ilk kuruluş döneminden beri gelen çatışmanın sonucudur. Sonra insanlar bir araya geldiler Ergenekon, Balyoz isimleri verilen mahkemeler başladı, ben izlenim olarak şunu anladım, o Zekeriya Öz denen savcıya o kadar itibar verildi ki dönemin başbakanı kendi zırhlı aracını verdi.

FETÖ terör örgütüyle AKP’nin geçmişten getirdiği ve kesiştiği yer cumhuriyetin kuruluşuna yönelik aleni mücadelede yan yana gelmeleri oldu ve cumhuriyet düşmanlığında birleştiler.

Bu kavgadan cumhuriyeti kuran iradeye bir barışma çıkmadı. O ihtilaf sahası devam ediyor. Cumhuriye olan alerji hiç değişmedi. Biz cumhuriyeti kuranları milliyetçi irade olarak biliriz.

“Afedersiniz beni aldatmışlar” diyerek bundan kendini sıyırmak olmaz. Ülkücülerin ilk görevi bunu görmek olmalıdır. “FETÖ kötü, AKP iyi” diyerek bu iş olmaz. Başka ülkede olsa hükümet değişirdi. PKK ve FETÖ’nün kuklacısının aynı olduğuna inanıyorum.

Başdanışmanın ağzından çıkan sözlere baktığınız zaman adamın 2010’daki görüşlerinden milim farklı bir yerde olduğunu görmüyoruz.

Hani ben suçluyorlar ya “yurtta sulh cihanda sulh” dediğim için, onu şunun için söylüyordum ben: Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranların iradesi milliyetçi iradededir. Bu iradenin içinde Fatih Sultan Mehmet Fatih de var, Ziya Gökalp de var, Bilge Kağan da var, birinci başbuğumuz Mustafa Kemal Atatürk de var.  

Türkiye’yi kuran iradenin devam ettiğini düşünüyorum ben. Rahmetli başbuğun da dediği gibi Türk milliyetçileri bu ülkenin sinir uçlarıdır. Türk milliyetçileri iktidar olsaydı bunların hiçbiri olmazdı.

- FETÖ’nün kalkışması başarılı olsaydı şayet yardım ve yatakçılık kimler yapmıştı, siyasi ayağında kimler olacaktı merak ediyorum. O gece en çok kim bağıracaksa katil oldur demiştim. 

FETÖ ile PKK’yı yan yana getirdim diye, o örgütün mensupları tarafından linç edildim. Bahçeli bile bizlere bu sözleri söylemedi diyerek linç ettiler. Bu terör örgütü mensupları darbe yapmaya çalıştı, ondan sonra yandaş medya o darbe girişiminin başbakanı ben olacağım iftirasını attılar. Fakat en yüksek sesle bağıranların katil oldukları ortaya çıktı.

Bugün TV’nin sahibi İpek Koza’nın annesi bir hanımefendi onun manevi kızıydı, sayın Nevin Gökçek. FETÖ okulları Nevin Gökçek’in adına.

FETÖ’ye üye diye iş adamlarının malına mülküne el konuluyor. Aşlağı yukarı 100m dolarlık mala el konmuş durumda. Nasıl oluyor da 100 milyon dolarlık mal mülk yapılabiliyor?

Bu işin içinden “kandırılmışız” diyerek çıkılamaz. Bu olay Japonya’da olsa siyasiler intihar eder. Almanya’da, İngiltere’de, İspanya’da istifa eder.

O kasetler ilk kez biz Beyaz TV’de paylaşıldı. Kızılcahamam’da Bahçeli bizi topladı, bu ten bu vücutta olduğu sürece bu Gökçek ailesinden bu hesabı sormaz isem bu hesabı Allah benden sorsun. Şuan bir hesap sorulmuş görülmüyor, yan yana fotoğrafları görünüyor.

Bahçeli bize tam 34 adet hakaret etti bize. MHP’lilere hakaret eden Gökçek ailesinin televizyonunu, Melih Gökçek’i ve ailesini ise baş üzerinde ağırladı.

- “FETÖ ve PKK’ya yardım edenleri yargılayacağız” dediğim için linç ediliyorum

- MHP Genel Başkanı’na şu soruyu sormak istiyorum: Sayın Genel Başkan siz odanızda Can Dündar’a gösterdiğiniz saate pil taktınız mı? 17-25 duruyor mu yoksa işlemeye başladı mı?

- Size 'assanız assanız Apo’nun vestiyerini asarsınız' diyen HDP’li vekile Genel Başkan Yardımcılarınız nasıl koruma yaptılar size karşı?

- Çözüm süreci deyip hesap soracağım noktasında yol yürüdünüz biz de peşinizden yürüdük, dolayısıyla pek çok arkadaşımıza Tayyip Bey davalar açtı, sonuç itibariyle bizim genel merkezimiz de mi aldatıldı?

- Suçun başlama tarihi olmaz.17/25 öncesine bakıldığında AKP'nin ekser çoğunluğu Fetö örgütünün destekçisi çıkacaktır

- Benim ağzımdan “paralel yapılanma yoktur” diye bir laf hiçbir zaman çıkmadı.

- Ben ve arkadaşlarım bana inandılar. “Biz iktidar olacağız” dedim, biz MHP’nin iktidarı iddiasını ortaya koyduk, bizi hedef tahtasına koydular. Ülkücü hareketin potansiyeli, bu ülkeyi yönetecek bir güce sahiptir. Biz değişimi sağlayıp şayet genel başkan seçilebildiğim takdirde yüzde 25’i sağlıyorum, sonrası bize kalmış diyerek her yerde söyledim, vatandaş da bize inandı. Ben MHP iktidar olacak, ben de başbakan olacağım dedim. Vatandaş bana gülebilirdi. Ben Ülkücülere ve milletin ferasetine inandım.

Mahkemeye bile gitmemesi gereken bir kurultay talebi, yok hükmendedir dendi.

Her gittiğimiz yerde AKP’yi sarayın arka bahçesi yapmayacağız dedik biz. Şimdi bu resimdir ki beni ve arkadaşlarımı yıldırmak için herkes ortaya döküldü. Yılmayınca, bezmeyince şimdi iftiracılar meydana çıktı.

Ben İçişleri Bakanı, Celal Adan İl Başkanıyken kalabalık bir grup içinde Fethullah Gülen’le tanıştırdı. Bir daha da Gülen’le herhangi bir irtibatım olmadı.

İstanbul’daki Türkçe Olimpiyatlarına Devlet Bahçeli’nin adına gönderildim. Orada bir sürü MHP Belediye Başkanı, sayın Muhsin Yazıcıoğlu ve MHP’den birçok kişi vardı.

Hilary Clinton ile görüşmemi de sayın Bahçeli talimatlandırmıştır. Ben Türkçe’den başka dil bilmiyorum. Dolayısıyla tercümanı da sayın Bahçeli görevlendirdi. Ben dil bilen birisinin gitmesini söyledim ama ısrarla ben gönderildim. Bu daha iyi oldu çünkü tüm konuşmalar tutanaklara geçirildi.

Montaj darbe kaseti, acemice ve teammüden yapılmıştır. MHP’nin hiçbir ferdinin darbeyle işi olmaz.

FETÖ kalkışması ile bizim hareketimiz ve TSK zarar gördü; cumhurbaşkanı itibar kazandı, AKP oylarını artırdı.

Devlet Bahçeli, adaylar içinde bir paralel ajanın olduğunu söyledi ve bunu benim üzerime yapıştırmaya çalıştı. Siyasetçi her isnadı cevaplandırmalıdır düsturundan hareketle her soruya cevap vermek istedim.

Bana paralel diyenleri tamamı yamuktur.

Yandaş medya darbe döner dönmez “başbakan Meral Akşener olacaktı” demeye başladı. Bunun neticesinde bir televizyon programında bir avukatın iftirasısını cevaplandırdım. Fakat gördüm ki amaç bağcıyı dövmek.

Bir terör örgütü üyesiysem ve bununla ilgili elinde bilgi, belge olup da vermeyenler suç işlemektedirler. Elinde bilgi, belge, kanıt olmadan da iftira atanlar şerefsizdir, namussuzdur, alçaktır.

Çıksam desem ki ben bütün iddilarımı geri çektim desem Genel Merkez’le de çok iyi kardeş olurum, AKP hükümetiyle de çok iyi kardeş olurum. Onların karın ağrısı bizim iktidar iddiamız. 

15 Temmuz gecesi misafirim vardı. Bizim bulunduğumuz odada televizyon da yoktu. Arkadaşımızın telefonuna gelen bir resimle darbe teşebbüsünü öğrendik. Hemen televizyonu açtık ve telefona sarıldık. Televizyonda köprünün bir tarafı açık bir tarafı kapalıydı. Bu yüzden IŞİD olabileceğini düşündük. 23.00 civarı Başbakanın konuşmasını izledim. 23.57’de bir tweet yazdım ama televizyonlara da bağlanmaya çalıştım. 01.00 gibi CNN Türk’e bağlanmaya çalıştım. Ahu Öztürk hanım bana geri döneceğini söyledi. 03.15 civarında Habertürk kanalına bağlanabildim.

Arkadaşlarımın cep telefonunlarına genel merkezlerden bir mesaj geldi. Sakın sokağa inmek yok şeklinde bir mesaj geldi. Yani ne olduğunu ne bittiğini gece 12’ye doğru anlayabildim. Yarım gibi sayın Cumhurbaşkanı Hande Fırat’a katıldı ve milleti sokağa çağırdı.

Bizde mi katılsak diye düşünürken A Haber, Ülke TV ve Beyaz TV’de darbenin başbakanı ben olacağıma dair propaganda başladı. 

Pazar günü şehit 3 polisin ve rahmetli Varank’ın cenazesinin bulunduğu Fatih Camii’ne gittim ve orada özellikle kadınlardan çok ilgi gördüm.

Cihan Haber Ajansı kapıma geldi ve benim gözaltına alınacağımı söylediler. Dışarı çıkacaktım ama “kaçtı” denmesin diye evde bekledim.

MHP Genel Merkez’i “oturun evinizde” diye mesaj yolladı ama Ülkücüler sokağa indi.

Fiili bir başkanlık sistemine geçiliyor.

Sayın Erdoğan’ı, sayın Bahçeli’nin seçtiğine inanıyorum. Ben Cumhurbaşkanı adayı olsaydım Tayyip Erdoğan’la 2. turdaydım. 

Gazi Üniversitesi’nde ilk 3 sırada ülkücü rektör adayları vardı, Cumhurbaşkanı 4. Adayı atadı.