Ankara'da yaşayan biz Trabzonluların kurduğu ve benim de aktif üyesi olmaktan gurur duyduğum "Bi Çay Platformu", her ay gerçekleştirdiği kahvaltı buluşmalarından bir yenisini 27 Temmuz'da PTT Ahlatlıbel Sosyal Tesisleri'nde düzenledi. Bu özel sabahta bir araya gelmenin ötesinde, bizler için anlamı çok büyük olan bir konu da gündeme geldi.
Bu buluşmada, aynı memleketten olmanın gururunu yaşadığım Gazi Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Kalfa hem kitabını bizler için imzaladı hem de Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü için aday olduğunu bizlerle paylaştı. Açıkçası bu açıklaması, kahvaltının ruhuna damga vurdu. Gerek vizyonu, gerekse kamu yönetimine dair net ve cesur önerileriyle hepimizi etkiledi.
Kitaptan Vizyona Uzanan Yolculuk
Murat Hoca, "Yönetim Bilimi ve Kamu Yönetiminde Kaliteli Yönetim" adlı kitabının imza günü vesilesiyle kısa bir konuşma yaptı. Ancak o konuşma, sadece bir tanıtım değildi; Türkiye'nin kamu yönetiminde ihtiyaç duyduğu köklü dönüşüm için bir yol haritası niteliğindeydi. Hem akademik duruşu hem de spor bilimleri alanından gelmenin kazandırdığı sosyal yönüyle, Boğaziçi Üniversitesi için cesur bir vizyon sundu:
"Boğaziçi, aslında dünya sıralamasında ilk 10'a girebilecek birikime sahip. Eğer bu göreve layık görülürsem, tüm bilimsel ve yönetsel birikimimi bu hedef doğrultusunda seferber edeceğim."
"Gordon Tekniği" ile Ezber Bozan Bir Yaklaşım
Dışarıdan bir aday olması yönündeki eleştirilere ise çok anlamlı bir yanıt verdi. Murat Hoca, yönetim biliminde uygulanan Gordon Tekniği'nden söz etti:
"Bir problemi çözmek için o konuda hiçbir fikri olmayan birinden öneri istenir. Çünkü önyargısız düşünce, çoğu zaman en yaratıcı çözümleri getirir. Boğaziçi Üniversitesi de şu anda tam da bu özgün yaklaşımı gerektiren bir noktada."
Kendine olan güvenin tezahürü: "Olmazsa Bırakırım"
Murat Kalfa'nın belki de en dikkat çeken çıkışı, rektörlük göreviyle ilgili verdiği taahhüt oldu:
"İki yıl içinde üniversitenin derecelendirme kuruluşları nezdinde pozitif bir ivme kazanamaması durumunda, kendi isteğimle görevden ayrılacağım. Bu sözüm burada, hemşerilerim huzurunda kayda geçsin."
Bu söz, samimiyetin ve kararlılığın net bir göstergesiydi. Kalfa, klasik söylemlerin çok ötesinde, sonuç odaklı bir vizyon ortaya koydu.
Avrupa Modeli'nden Yerel Yorum
Yıllardır savunduğu kamu yönetimi reformuna da dikkat çeken Kalfa, Avrupa Birliği'nin Common Assessment Framework modelinin yerelleştirilerek "Türk Kamu Yönetimi Modeli" haline getirilmesi gerektiğini vurguladı. Bu öneri, kamu hizmetlerinde kalite ve şeffaflık açısından büyük önem taşıyor.
Murat Hoca'nın akademik başarıları kadar önemsediği bir başka konu ise sosyal katılım. Öğrenciden akademisyene, idari personelden mezunlara kadar herkesin bu dönüşümün bir parçası olması gerektiğini vurguladı.
Bu yaklaşımın da sloganı oldukça etkileyiciydi:
"En İyi Olmak İçin, Hep Birlikte Boğaziçi Senfonisi."
Bu kahvaltı benim için sadece bir dost buluşması değil, aynı zamanda bir gurur anıydı. Aynı topraklarda doğduğumuz Prof. Dr. Murat Kalfa'nın hem bilimsel duruşuna hem de memleket sevgisine tanıklık ettik. Onun Boğaziçi Üniversitesi için çizdiği bu yol haritası, aslında Türkiye'nin kamu yönetimi ve yükseköğretim anlayışına dair çok daha geniş bir dönüşümün ilk adımı olabilir.
Biz hem hemşerileri olarak hem de fikirlerini değerli ve gerekli bulan kişiler olarak hocamıza güveniyoruz, desteğimizle de yanındayız.