Arslan Bulut

Tarih: 27.10.2025 10:47

Yenişafak’a Merdan Yanardağ’ı kayyım atamak gibi...

Facebook Twitter Linked-in

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, TELE 1 televizyon kanalına el konulmasını, “Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülmekte olan soruşturma kapsamında, TELE1 isimli TV kanalında genel yayın yönetmeni olan ve casusluk suçundan gözaltına alınan şüpheli Merdan Yanardağ’ın söz ve eylemleriyle birçok kez suç işlediği, kanalın fiili kullanıcısı olduğu, resmi kayıtlarda oğlu Alp Yanardağ’ın şirket sahibi olarak göründüğü, bu suçlarda da TELE1 isimli TV kanalını kullandığı gerekçesiyle kanalın sahibi olan ABC Radyo Televizyon ve Dijital Yayıncılık Anonim Şirketi’ne, İstanbul Sulh Ceza Hakimliği’nce verilen kararla Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun yönetim kayyımı olarak atanmasına karar verilmiştir.” açıklamasıyla duyurmuştu.

Casusluk suçlaması, adı üzerinde bir suçlamadır ve bir kişinin henüz ifadesi bile alınmadan “birçok kez suç işlediği ve casusluk suçunda ada adı geçen kanalı kullandığı” gerekçesiyle genel yayın müdürü olduğu kanala el konulmasının hiçbir kanunda yeri yoktur.

Diğer taraftan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve siyasi danışmanı Necati Özkan hakkında da yine bir itirafçı üzerinden casusluk suçuyla soruşturma açılması da kamu vicdanında karşılık bulmamıştır.

Aylar önce tutuklanmış bir kişi, Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ’ı suçlamak için Ekrem İmamoğlu hakkındaki davalarda hiçbir somut delil bulunamamasını mı bekledi?

***

Diğer taraftan, DEM Parti İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan’ın bir süre önce Abdullah Öcalan’ı kastederek, “Medyanın diline dair ciddi eleştirileri var, Hala birçok kanalın ve yorumcunun geçmişteki düşmanca dili sürdürdüğünü ve bu çevrelerin derdinin çözüm ve barış olmadığını, hamaset ve düşmanlık olduğunu açıkça ifade etti. Bazı yorumcuların, habercilerin, kanalların sürecin aleyhine yorumlar, ifadeler kullanması bizim çözeceğimiz bir sorun değil. Çünkü baktığımızda bugün medya da hükümetin elinde, yargı da AKP’nin elinde... Her gücü olan, yaşamın her alanına hâkim olan bir iktidardan bahsediyoruz. Dolayısıyla bütün bunları iyileştirmek, ortadan kaldırmak yine iktidarın görevi...” sözleri de ortada duruyor.

Pervin Buldan daha sonra “Asla herhangi bir kanala ya da yorumcuya bir sansür uygulama ya da başka bir şekilde müdahale edilmesini kastetmiyorum” diye açıklama yapmış olsa da Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, "Ankara’daki kaynaklardan öğrendiğime göre; Öcalan bir süredir Sözcü TV ve TELE 1 TV’yi de izlemeye başlamış. Herhalde ilk kez çözüm sürecine karşı hararetli itirazları izlemiş ve bunun şaşkınlığını yaşamış." ifadesini kullanmıştı...

Bu yazının da daha mürekkebi kurumamıştı...

***

Tele1’in TMFS’ye devredilmesinde, mahkemenin gerekçesi başka ama TMFS’nin, kanala “yönetim kayyımı” olarak Yeni Şafak yazarı İbrahim Paşalı’yı atamasına ne diyelim?

Bir kişinin şirketine el konulup, yönetiminin rakip şirketlerden birine verilmesinde hangi hukuk, hangi kanun maddesi uygulanıyor acaba?

Hani son zamanlarda CHP’ye kayyım atanmak istendi ya AKP’li bir kişi, CHP’ye veya CHP’li bir kişi AKP’ye kayyım olarak atanabilir mi?

Diyelim ki DEM Parti’ye kayyım atanması gerekti; İyi Partili veya Zafer Partili bir kişi, DEM Parti’ye kayyım olarak atanabilir mi?

Tele 1’e el konulması, hukuka, kanunlara aykırıdır ama TMSF’nin, bu kanala, kanalın siyasi karşıtlarından veya rakiplerinden bir kişiyi kayyım olarak ataması hangi mantıkla izah edilebilir?

Devran döndü, Yenişafak’a el konuldu diyelim; TMFS’nin bu gazeteye, Merdan Yanardağ’ı yönetici olarak ataması nasıl bir karar olurdu?

Meselâ Koç Holding’in başına, Sabancı Holding’ten birini atayabilir misiniz?

---

PKK da meşruiyet istiyor!

---

Bu olayların ardından, daha önce kendisini feshettiğini bildiren, PKK, “Tüm güçlerimizi Medya Savunma Alanlarına geri çekme işlemini Önder Abdullah Öcalan’ın da onayı temelinde gerçekleştirmekteyiz. Bu çerçevede PKK’ye özgü Geçiş Hukuku esas alınmalı, demokratik siyasete katılabilmek için gerekli özgürlük ve demokratik entegrasyon yasaları gecikmeden çıkarılmalıdır.” diye bir açıklama yaptı.

“Medya Savunma Alanları” ile PKK'nın aktif olduğu bölge kastediliyor. PKK, burada “Kürdistan” yerine “Medya”, yani “Med ülkesi” kavramını kullanıyor...

Görülüyor ki PKK, kendisini feshetmiş, hedefinden bir milimetre sapmış değil; çekildiği alanlarda, faaliyetine devam ediyor.

PKK meşrulaştırılmadan silah bırakmaları söz konusu bile değil!

Trump, “meşruiyet vereceğim” derken sadece Cumhur İttifakı’nı değil, PKK’yı da mı kastetti yoksa?

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/yenisafaka-merdan-yanardagi-kayyim-atamak-gibi-975084h.htm


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
G-DT9JLG88B3